1985- 2010 müftü ve devlet paraleli

1986 yılında BKP'nin yayınladığı "Bulgar müslümanları ve gerçekler" adlı kitapçığın kimliğimi "keşfetme" yolunda etkisini anlatmıştım daha önce.Din adamlarının cemaati ateist yapmakla görevlendirilen ve herşeyin BKP'nin kontrolünde olan yıllarda müftüler devletin borazanlığını yapıyor ve "Dinimizi serbest yaşıyoruz" diye bildiriler yayınlıyor.
Tam 1985 ve sonrasında camilerin kapatıldığı, Kuran-ı Kerim ve dini kitapların yakıldığı, hocaların toplama kampları veya hapislere  gönderildiği yıllarda parti demagojisi yine iyi çalışıyor. "Din elden gidiyor" diyenleri şöyle teselli ediyor kominist rejim:
Türkiye'nin "himayeci" rolü ve BKP müftülerinin cevabı
"Türkiye, dini durmaksızın vurgunculuk hedefleri için kullanıyor, bu Bulgar yurttaşlarının dini "himayecisi" rolünü üstlenmek istiyor. Bulgaristan'da İslam dininin kovuşturmaca ve sınırlandırma hedefi olduğu iddiaları, kötü niyetli uydurmacadır. Bu konuda söz hakkı, bir tek müslüman din adamalrının, müftülerindir. Onlar yayınaldıkları bildiride şunu belirttiler: "Biz açık bir şekilde belirtiyoruz ki, Bulgaristan'da müslümanlar Anayasa ve diğer yasalarca garantilenen bütün haklarından yararlanıyor, İslama bağlılığın vecibelerini ve kendi dini ibadetlerini serbestçe yerine getiriyoruz. Ülkede bütün camiler açıktır. Hiçbir zaman camilere ya da öteki İslam ibadet yerlerine el uzatılmamıştır"...mış, mış... tabii mezarlarımızın bile bulldozerle yerle bir edildiğini itiraf edecek değiliz ya.
İsim ve dinin zorla değiştirildiği iddiaları iğrenç bir yalan-mış meğer
Bu ara, ismler ve dini inançları değiştirme politikası hiç olmamış, bunu düşünenler rüya görmüş ya da "Bir zamanlar dedelerin dedelerine Türk istilacıları tarfından dayatılan Türk öz ve soyadları taşıyan Bulgarlar, yıllar boyunca serbest seçme hakkını gerçekleştirmedi. Öz ve soyadı, bununla birlikte dini inancın zorla değiştirildiğine ilişkin Türk iddiası, benzer yöntemleri kullanmaya alışmış olanların kalıplaşmış iğrenç bir yalanıdır. Ad ve din seçimi, devletin asla müdahale etmediği, kişisel bir meseledir".
Müftülerden devlet politikasına destek
Müftüler dönemin propagandasına destek olmak için (veya bunu yapmaya zorlandıkalrı için) seferber olur, 400'den fazla müftü ve din adamı "Türkiye'den gelen iftiraların ve uydurmaca suçlamaları kesinlikle yalanlar". Dönemin Bulgairstan Başmüftüsü ve il müftüleri 26 Mart 1985'te bir bildiride şunları belirtir:
"Biz soruyoruz: Türkiye'nin Bulgar müslümanlarının bütünüyle kendilerinin yetkisinde olan sorunlar konusunda, ne hakla eleştirisel demeçler yayınlıyor? İslam,dünya dinidir ve her müslümanın kendi ulusal öz ve soy adı olabilir. İslamin belirli bir devlet tarafından kötü politik amaçlar için kullanmasına meydan vermemeye, milyonlarca müslümanın kutsal duygularının ayaklar altına alınmasını, onların kişiliğine hakaretlerde bulunulmasını kınamaya çağırıyoruz".
1985- 2010 paraleli
Yıl 1985-peki, şimdi, 2010 yılında bir kişi bir milyon müslümanın "kutsal duygularını ayaklar altına alıyor", yüzlerce müftü ve 210 binden fazla müslümanın serbest seçim hakkı elinden alınıyor, hükümet ise bu problemi yok sayıyor. Boyko Aga, köy pehlivanlığına yakışır biçimde müslüman köyünde kurbanlık koç için bin leva verdi, bununla ağızları mı kapatmak istedi, kendini affettirmek mi-bilmem. Bin paralık insan mıyız biz?!  Ben asıl bunu da bir hakaret olarak algılıyorum, yedirceksin, içireceksin, halk da güle oynaya seni alkışlayacak, sorunların çözümü askıda bekleyecek ve hepimiz devletimizin "himayesinde" mutlu bir güven tablosu çizeceğiz. Her ne hikmetse, 1985 ile 2010 arasında devletin müslümanlara yakaşımında benzerlikler sezdim. Yanılmış olmayı çok isterim.